Yiyecekler hakkında sürekli bir şeyler duyarız. Ama bunların hangisi doğru hangisi yanlış; sağlımız için bilmekte fayda var. İşte daha önce mutlaka duyduğunuz o efsanelerden bazıları...

1. Beyaz et kırmızı etten daha sağlıklıdır.

 

Kırmızı etin kalorisinin beyaz etten daha fazla olduğu ise gerçektir, fakat bu bir öğünde yalnızca 30 kalori farklılık gösterir. Uçamayan kuşlarda göğüs eti ise kas sıvısının biriktiği bacak kısımlarından elde edilen ete göre daha sağlıklıdır. Aslına bakarsanız kırmızı et daha yüksek kalorili olsa da, beyaz ete kıyasla; demir, çinko ve diğer vitaminler açısından daha zengindir.

2. Pişirmeden önce bakterilerden arındırmak için eti yıkamak gerekir.

 

Yıkanınca etteki bakteriler yok olduğu düşünülse de, etlerin yıkanmaması tavsiye ediliyor. Eti pişirdiğinizde zaten tüm bakteriler ölür. Yıkamak ise sıçrayan suyla mutfağınızda bakterilerin etrafa bulaşmasına sebep olabilir. Bu yüzden siz iyisi mi yıkama işine pek girişmeyin.

3. Gece geç vakitte yedikleriniz kilo almanıza sebep olur.

 

Kilo vermek istiyorsanız sürekli duyduğunuz tavsiyedir; ''Günün ilerleyen saatlerine doğru daha az yemek ye ve saat 8'den sonra yemek yeme.'' Son zamanlarda ise beslenme uzmanlarına göre kaloriler için zaman mekan farketmiyor. Bu klişe tavsiyelerin sebebi ise muhtemelen gece atıştırmaları yüzünden boş yere alınan kalorilerin yarattığı yanlış anlaşılmalar.

4. Glutensiz besinler daha sağlıklıdır.

 

Çölyak hastası değilseniz gluten içermeyen yiyecekleri tercih etmenizin size hiçbir faydası yok. Çölyak hastaları buğday ve arpa gibi besinleri tüketemezler çünkü bu besinlerin içerdiği gluten ince bağırsaklarına zarar verir. Gluten; çölyak hastalığı olan kişiler dışındaki herkes için oldukça güvenli ve sağlıklıdır. Yapılan araşırmalara göre gluten içermeyen yiyecekleri tercih etmenin size sağlayabileceği hiçbir fayda yok. Hatta glutensiz beslenmek; dikkat etmezseniz, lif ve B vitamini gibi besin maddeleri açısından oldukça yetersiz kalacaktır.

5. Koruyucu maddelerin tümü sağlığa zararlıdır.

 

Koruyucu maddeler yiyeceklerin raf ömrünü uzatmak ve bakteri oluşumunu önlemek için kullanılıyor. Aksi takdirde tarladan marketlere bile ulaştırılmaları imkansız olabilir.

Sülfit ve benzoik asit gibi koruyuculara karşı hassas bünyeler olsa da; insanlar uzun yıllardan beri, yiyeceklerin niteliğini arttıran ve güvenli hale getiren bu doğal ya da yapay koruyucuları tüketiyor. Tabi ki aşırı kullanımlarında, koruyucu maddeler de sağlığa zarar verebiliyor. Her şeyin azı karar çoğu zarar. Sonuçta aşırı E vitamini alımı bile kan pıhtılaşmasını önleyerek kanamaların durmasını engelliyor. Ama neyse ki koruyucu maddeler sağlığa zarar veremeyecek seviyelerde kullanılıyor.

6. Kahverengi yumurtalar beyaz olanlardan daha sağlıklıdır.

 

Kahverengi yumurtalar gözünüze daha organik ve sağlıklı görünse de bu nitelikleri etkileyebilecek tek şey tavukların beslenme şekli, yumurtaların renkleri değil. Yumurtaların rengi ise tavukların türüne bağlı. Kısacası iyi beslenmiş tavukların yumurtladığı yumurtalar renkleri farklı olsa da, aynı seviyede sağlıklı.

7. Çok tahıllı ve tam tahıllı aynı şeylerdir.

 

Çok tahıllı ve tam tahıllı ifadeleri sanılanın aksine aynı anlama gelmiyor. Birden fazla çeşit tahıl kullanılarak yapılanlar için ''çok tahıllı'', tamamen tahıldan yapılanlara ise ''tam tahıllı'' deniyor. Çok tahıllı besinler daha zengin bir aromaya sahipken, tam tahıllı ürünler ise daha zengin lif ve besin içeriğine sahip. Seçim sizin.

8. Mikrodalga fırında ısıtmak yiyeceğinizin besin değerini azaltır.

 

Mikrodalga fırın karşıtları uzun zamandır bunun yiyeceklerin besin değerini azalttığı için zararlı olduğunu söyleyip duruyorlar. Aslına bakarsanız bir yemeği pişirebileceğiniz en sağlıklı yöntem; en az süre ısıya maruz bıraktığınız yöntemdir. Ve mikrodalga yiyecekleri kısa sürede pişirebilir ya da ısıtabilir. Hatta bunu en kısa sürede yapan alet olarak mikrodalga en sağlıklı yöntem dahi olabilir.